Gazeteciliğin temel ilkelerini sarsacak bir uygulama, medya sektöründe alarm zilleri çaldırıyor. Bazı halkla ilişkiler firmaları, müşterilerinin istediği içerikleri büyük haber portallarında ve hatta haber ajanslarında yayımlatma vaadinde bulunuyor. Bu durum, haber ve reklam arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak, okuyucuların güvenini sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda gazetecilik etiğine de gölge düşürüyor.
Bir İstanbul merkezli şirketin gönderdiği e-posta, bu tartışmalı uygulamanın varlığını gözler önüne seriyor. Şirket, müşterilerine 900’den fazla haber sitesinde içerik yayımlama imkanı sunduğunu iddia ediyor. Dahası, bu hizmet için bir fiyat listesi de paylaşılmış durumda. Liste, popüler haber sitelerini ve ajansları kapsıyor ve yayın bedelleri 50 TL ile 4.500 TL arasında değişiyor.
Ancak, bu iddiaların gerçekliği sorgulanıyor. Listede adı geçen dört büyük medya kuruluşu, Journo’ya yaptıkları açıklamalarda bu iddiaları kesin bir dille yalanladı. Bu kuruluşlar, para karşılığı haber yayımlamanın hem etik dışı hem de yasal olmadığını vurguladı.
Öte yandan, söz konusu halkla ilişkiler şirketinin bir yetkilisi, telefonla yapılan görüşmede farklı bir tablo çizdi. Yetkili, müşterileri için “habermiş gibi görünen” içerikler yayımlatabildiklerini, hatta röportajları bile müşterinin istediği şekilde hazırlayıp yayımlatabileceklerini iddia etti.
Bu durum, gazeteciliğin temel ilkelerinden biri olan haber ve reklam ayrımını tehlikeye atıyor. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, haber ve reklam içeriklerinin net bir şekilde ayrılması gerektiğini vurguluyor. Ücretli içeriklerin mutlaka “Advertorial” veya “Bu bir ilandır” ibaresiyle belirtilmesi gerekiyor.
Medya etiği uzmanları, bu tür uygulamaların gazetecilik mesleğine ve halkın haber alma hakkına zarar verdiğini belirtiyor. Okuyucuların güvenini kazanmak ve korumak için şeffaflık ve dürüstlük ilkelerinin vazgeçilmez olduğunu vurguluyorlar.
Bu tartışma, dijital çağda medyanın karşı karşıya kaldığı zorluklara da ışık tutuyor. Haber kuruluşları, gelir kaynaklarını çeşitlendirme baskısı altındayken, etik sınırları koruma konusunda daha dikkatli olmaları gerekiyor.
Sonuç olarak, bu olay medya sektöründe ciddi bir tartışmayı alevlendiriyor. Haber kuruluşları, halkla ilişkiler firmaları ve okuyucular arasındaki güven ilişkisinin nasıl korunacağı sorusu, sektörün geleceği için kritik önem taşıyor. Gazetecilik mesleğinin temel değerlerini korumak, her zamankinden daha önemli hale geliyor.